28 Temmuz 2015 Salı
Gebelik sonrası göbek fıtığı
Şimdi öğreniyorum ki gebelik sonrası göbek fıtığına yakalanan kadınların sayısı bir hayli fazlaymış.
Derin doğalı 8 sene oldu. Normalde oldukça içeride olan göbek deliğim, hamilelikle birlikte karnım büyümeye başladıkça dışarıya çıkmaya başlamıştı. Öyle ki giydiğim kıyfetlerden bile belli oluyordu ama ben birçok hamilede bu durumu gördüğüm için problem etmiyordum. 42 kiloyla hamile kalmıştım ve karnım o kadar gerilmişti ki, bana o göbeğin öyle çıkması çok da mantıklı geliyordu aslında.
Derin doğdu, karnım eski haline döndü, ama göbek deliğim hiçbir zaman eski haline dönmedi... Ben bu durmu yine hiç problem etmedim. Insanların karnı çatlıyor, benim göbek deliğim azıcık dışarıya çıkmış, ne olacak ki diyordum.
Derken Yamaç'a hamilelik, doğum derken, benim göbek deligi belki bir tık daha çıktı dışarıya. Ben yine normal karşılıyorum. Beni rahatsız etmiyor, ama bikini giydiğimde annem diyor ki; ayy, bu ne biçim göbek deliği, ben sen bebekken göbeğin güzel olsun diye ne paralar bağladım, böyle mi olacak şimdi. Gidelim doktora, onu alırlar içeriye, estetik falan yaptıralım. Ay yuh anne, ben ki ağrı kesici bile içemeyen insan, sırf göbek deliğim dışarıya çıktı diye ameliyat mı olacağım, ölsem olmam, kim ne yapacak benim göbeğimi şu saatten sonra😆😆
Birgün arkadaşımla whats app da göbek üzerine konuşurken, ayy bak dedim, benim göbek deliğim doğumdan sonra ne oldu. Arkadaşımın annesi (Gülçin Abla) fotoğrafı görünce, göstersin onu bir doktora, fıtığa benziyor dedi. Bende kendi kendime diyorum ki; yok canım, ne fıtığı, fıtık olsa bir belirtisi olmaz mı, ağrımaz mi?.. (Fıtıkla ilgili hiçbir bilgim yokmuş meğerse)
Geçenlerde annem ufak bir müdahale geçirdi, bende onunla birlikteyken yok dedi, gel ben göstereceğim bunu doktoruma. (genel cerrahi) Doktor beye gittim, ben 2 doğum yaptım, göbek deliğim dısarıya çıktı, beni rahatsız etmiyor ama annemi çok rahatsız ediyor, hem fıtık olabileceğini söyleyenler de var, bir bakar mısınız dedim. Dr parmağını batırdı ve o anda delik hemen tekrar dışarıya çıktı. (Fıtık değilse anında dışarıya çıkmazmış) Evet, fıtık bu dedi. Nee, nasıl yanii, fıtık mı oldum ben, ne yapacağız şimdi, neden oldu gibi sorular sıraladım arka arkaya. Dr ameliyat olabileceğimi, ince yapılı insanlarda, gebelikte aşırı gerginliğe dayalı göbek fıtıklarına sık rastladıklarını söyledi. Ne gibi bi zararları olduğunu sorduğumda, ağır kaldırma gibi anlarda ağrı yapabileceği gibi risklerinden bahsetti. İşte tam da o anda göbeğime bir sancı girdi mi, yok duramıyorum (bu nasıl bir psikolojiyse😏) Şok olmuştum. Ben hayatımda hiç ameliyat olmamıştım. Dr istersen biraz araştır, zor bir işlem değil, olmak istersen yaparız dedi.
Yaklaşık 1 haftadır hamilelik sonrası göbek fıtığı hastalığını araştırıyorum. Ve evet, birçok kişide buna yakalanıyor, çoğu kişi de benim gibi farketmiyor çünķü görsellik dışında (benimki çok ufak allahtan) pek de bir belirtisi olmuyor.
Ben sizler için en kısa ve açıklayıcı sayfayı Dr. Hamdi Koçer'in sitesinde buldum ve kısaca paylaşıyorum. Sizin de gebelik sonrası böyle bir şüpheniz varsa ihmal etmeyiniz. Daha detayli bilgi için de www.göbekfitigi.net adresini ziyaret edebilirsiniz.
*Kadın, erkek her 100 kişiden biri hayatının bir döneminde göbek fıtığıyla karşı karşıya kalıyor. Anca hamilelikle tetiklenen göbek fıtıkları kadınlarda daha sık görülüyor. Göbek fıtığı, göbek çukurundaki halkanın zayıflamasıyla ortaya çıkıyor ve karın içi basıncı artıran zorlamalarda daha da belirgin hale geliyor. Göbek fıtıklarının çoğu çok küçük olduğundan hasta farkına varmıyor ancak zaman içinde büyümeye başlayarak bir portakal büyüklüğüne kadar ulaşabiliyor. Göbek fıtıkları kadınlarda en sık hakilelik döneminde ortaya çıkıyor veya bu dönemde farkedilir hale geliyor...
26 Temmuz 2015 Pazar
Angel Yıldız normal doğum hikayesi
Mrb öncelikle böyle güzel birşey düşündüğünüz için çok teşekkür ederek başlamak istiyorum. Ben asla sezeryan doğum düşünmedim. Bunu gerektirecek bi sıkıntımda çok şükür olmadı. Ben aslında suni sancıyla doğumu anlatmak istiyorum size. Belki korkusu olanlara yardımcı olurum.
Evet son kontrole gittiğimde suyumun sınırda olduğunu ancak yetebileceğini söylemişti doktorum. Ve bana salı günü suni sancı başlamak için randevu vermişti. Tabiki ben suni sancı istemiyordum o yüzden salı gününü beklemeden başka bi doktora gittim. Aslında amacım çatıma baktırmaktı çünki 40 haftayı doldurmuştum ve hiç bakmamışlardı. Çatı kontrolünün sancıyı tetiklediğini duyduğum için de gittim biraz da. Neyse hastanede çatı kontrolüm yapıldı eve geldim ve biraz kanamam oldu. Ama hiç sancım yoktu eşimin baskısıyla tekrar hastaneye gittik açılmam 2 cm di ve suyumda az olduğu için bana yatış verdiler. Bu arada çatı kontrolünden bahsetmek istiyorum. Evet biraz can yakıcı bişey ama kendinizi kasarsanız çok daha fazla yanıyor canınız ve doktoruda zor durumda bırakıyorsunuz buna çok dikkat etmenizi öneririm. Yatış için suni sancı odasına çıktığımda dehşete düştüm diyebilirim aslında. Bağıranlar ağlayanlar ve doğumhaneden gelen sesler beni biraz ürküttü açıkcası. Ve bundan sanıyorum ki benim açılmam o an durdu ve 36 saat suni sancı aldım. Ertesi günün gecesine kadar çok bişey yoktu. Kalkıp dolaşıyordum gayet iyiydim. Ama o gece saat 00.00 da suyum geldiği an sancılarım o kadar sıklaştı ve arttı ki. Tarifi mümkün değil evet çok zordu evet bende biraz bağırdım. Sabah 7.30 a kadar ne çektiğimi bir ben bilirim. Tabi birde sürekli ebelerin alttan bakması da çok canımı yakıyordu. Son dakikalarımda sanki bişeyin çıkmaya çalıştığını hissettim. Ve ebeyi çağırdım çığlık atarak çünki orda doğurmaktan korkuyordum. Hemen doğumhane götürdüler. Masaya çıktım. Ve ıkın dediler amaa ben yaklaşık 45 saattir hiç bişey yemedim yedirmediler sezeryan ihtimaline karşı su bile içmedim. Dudaklarım ağzım o kadar kurudu ki sadece su diyebildim. Gücüm kalmamıştı artık. Uyku yok yeme içme yok resmen orda ölmekten korktum. Doktorum çok az su içirdi. Ikınmaya başladım ama yapamıyorumm kendimi kasıyorum gücüm zaten yok bi türlü bebek çıkmadı. Doktor karnıma bastırarak destek oldu ve yaklaşık 10 dakika içinde oğlumu gördüm. O an evet bütün sancılar acılar bitiyor o kadar rahat hissettimki. Ebe o arada dikiş atmış onu bile anlamadım yani. Evet kendi sancımla gitsem hiç zor olmayacaktı. Kendi ssancısıyla gelen herkes gülerek gitti doğuma. Size son olarak tavsiyem lütfen benim gibi sabırsızlık yapmayın evet zor ama bi gün için o kadar işkenceyi çektim suni sancıya hiç gerek yoktu bekleseydim oğlum zaten gününde gelecekti. Mecbur kalmadıkça bence suni sancıda almayın. Tekrar teşekkür ederim...
saygılar.
İnstagram @cinarnannesi
Behice Bilgin Normal doğum hikayesi *Derin*
21 Haziran 2013'tü tarih. Sabaha karşı küçük sancılarla uyandım. Eşim ve 'o gün abla olacak' Duru kızım uyuyorlardı. Değişik bir güne uyanmıştım ama şiddetli bir ağrı hissetmediğim için konduramıyordum yine doğumu:) Eşim uyandı ve ona günaydınım "Bugün doğurabilirim" oldu:))) Kahvaltıdan sonra o gün Duru'yu da işe götürmesini söyledim. Sancım tutarsa Duru'yla yalnız olmak istemedim, korkabilirdi. Eşim işe gitmemek ve beni yalnız bırakmamak için çok direndi ama zafer benimdi. Yalnız kaldım. Kapıdan onları yolcu ederken gözlerim doldu, camdan baktım, el salladım ve hormonlarımın tam anlamıyla tavan yaptığı halimle onlar gözden kaybolunca biraz ağladım. Fakat eşimin içine hiç sinmemiş ve bana öz abla kadar yakın Arzu Abla'ma haber vermiş bile evden çıktığı gibi! Evde dolandım durdum, kendimi dinliyordum ne haldeyim diye. Başladım toz almaya:)) Doğum olursa ev temiz ama e yine de tozlanmıştır biraz! Delilik işte:)) Sonra tırnaklarıma french yaptım, doğurucağım ya güzel çıksın ellerim fotoğraflarda!!! Evet o sancı aralarında hiç taşırmadan ne de güzel yapmıştım ama tırnaklarımı! Oyalıyordum kendimi en güzel şekilde işte. Derken Arzu abla geldi. Bir posta da onunla kahvaltı ettik. Tamam, ara ara masadan kalkıp sancı çektiğim doğrudur. Hastaneye ne kadar geç gidersem o kadar iyi olacaktı benim için. İstemiyordum orda uzun saatler geçirmek. Ama doktorum bu kez uyarmıştı beni bir konuda. Duru'da olduğu gibi son ana kadar sakın bekleme yoksa evde doğurabilirsin, anlamazsın bile diye. Ağrı eşiğim yüksekti. Arzu ablanın da ısrarıyla artık aradım doktorumu ve tabiiki diğer doğum koçum eşimi:))) Yanında Duru vardı ve lütfen sakin gelsindi! Onu kayınvalideme bıraksın ve sonra beni alsındı! Tek isteğim buydu. Doktorumla da 1 saat sonrasına randevulaşmıştık bile. Tabiiki hemen duş, temiz giysiler! Doğum öncesi olmazsa olmaz kurallarımdı! Hava çok sıcaktı. Arzu abla, kızı Sedef ve eşim çıktık yola. Sancılarım daha çok artmamıştı, gayette iyiydim aslında. Yalancı doğum sancısıdır o, hastanede anlarız şimdi dedim. Hastaneye vardığımızda doktorum bu kez benden önce gitmişti bile, beni bekliyordu kollarını açmış. Muayene sonrası 5 cm olmuş dedi. O an nasıl üzüldüm, nasıl geçer o süre hastane ortamında, gideyim ben eve dedim, tabiiki göndermedi. Ama yatmayı reddettim. Koluma yine serum yolu açıldı, ameliyat önlüğü giydirildi ve biraz da suni sancı verildi. Suni sancıyı yatarak çekmek daha zor. Elimde serumla geziyordum doğumhanede. 5 sene öncesinden hatırlayan hemşireler vardı. Kendimi gerçekten çok emin ellerde hissediyordum. Eşim de yanımdaydı ve bu kez fotoğraf değil, videoyaya çekiyordu her şeyi ve çok sakindi. Ben ayakta sancı çekip kıvranırken, o gayet rahat çekime devam ediyordu. Ama bu kez her sancıda "Duru"yu sayıklayarak kendime güç veriyordum. Kardeşi ve ben, sağ salim Duru'ya kavuşmalıydık. Duru diye sayıklayarak çekilen tüm videolar gerçekten şahane bir hatıra olarak duruyor. Ve açılma 7 cm'yi geçti artık. Doğum başlıyordu. Üstelik saatler sürmedi şükür, kısa sürede ilerledi açılma. Heyecan, stres, korku, merak, sevinç... hepsi girdi birbirine! Her sancıda eşimle göz göze geliyordum, gülümseyip elimi tutunca güç topluyordum sanki! O kadar sıkılmıştım ki artık, o yerden kurtulup meleğim kucağımda odada olalım istiyordum bir tek. Saat 18:10. Ve zaman ilerlemiyordu sanki. Doktoruma daha çok sürer mi dedim. En geç 10 dakika içerisinde kucağında dedi. Neeeee 10 dakikamı, zaman geçmiyor ki, 10 dakika çok uzundu. 10 saat gibi. Son sancı, son ıkınma... Ve saat 18:12!!! Sadece 2 dakika sonra kucağımdaydı bile gözümde büyüyen 10 dakikadan sonra. Yine bebek kokusu, en sevdiğim koku. Bebek hemşiresi ilk bakımları için yine aldı meleğimi, beni de odaya çıkardılar. Epizyotomiye gerek bile kalmadı bu kez. Aslında odaya kendim bile çıkabilirdim:)
Doktorum ve hemşire minik meleği ablasının kucağına verdiler. O tanıştırdı bizi kendisi gibi dünyalar güzeli olan kardeşiyle. Kardeşi gelirken ona hediye bile getirmiş hatta!
Önce Duru hoşgeldi. Sonra Derin hoşgeldi. İki çocuklu hayata da biz hoşbulduk. Normal doğum kadar kolay olmuyor tabi iki çocuklu hayat.:)
Ben şanslıydım hem de çok! Sağlıklı iki hamilelik, sağlıklı iki normal doğum ve sağlıklı meleklerim. İşte en büyük zenginlikti artık onlar benim için. Allah'a binlerce şükür bu duyguları yaşabildiğim için.
Zaman ayırıp bu yazıları okuyan herkese de çok teşekkür ederim. Sağlığı yolunda giden herkesin en normal doğum şeklini yaşaması dileğiyle.
Sevgilerimle,
Behice Bilgin
Behice Bilgin Normal doğum hikayesi *Duru*
Buz gibi bir ocak akşamıydı, bir ihtimal doğumda yanımda olurlar diye şehir dışından gelen iki çok yakın arkadaşım İmren ve Cananla buluşup doktoruma rutin kontrole gittik. 39. haftamdaydım. Doktorum henüz bebeğin gelmeye niyeti olmadığını söyledi. İçim rahattı, normal doğumu kafama koymuştum, aksilik olmadığı ve her şey yolunda gittiği sürece, sezeryan fikri beni hep rahatsız ediyordu. Arkadaşlarımla birlikte sabah 4e kadar oturduk evde. Yatağa geçtiğimde bir tuhaflık başlamıştı vücudumda. Sırt üstü veya yan hiçbir pozisyonda yatamıyordum. Uyuyamayacağımı anlayınca yatakta sessizce oturmaya başladım. Birkaç saat sonra eşimi, işe yolcu ettim ağrım olduğunu bile çaktırmadan. Kızlar da geç uyuduğu için medeni bir saate kadar sessizce evin içinde gezinip durdum, sonra özene bezene kahvaltı hazırladım. Kasıklarımda ağrı vardı ama ne de olsa karnı burnunda hamileydim o kadarcık ağrı da olsun yani düşüncesindeydim. Kahvaltı hazır olunca, kızları uyandırmaya gittim. "Kızlaaaarrrr hadi uyanın bugün doğurucam ben" diye kaldırdım. Neydi bana o hissi veren bilmiyorum. Ne dayanılmayacak bir ağrım vardı ne de doktorumun söylediği ekstra bir şey. Hem zaten 1 gün önce doktorum bebişin gelmeye niyeti olmadığını söylememiş miydi?
Kasıklarımdaki ağrının belli aralıklarda kendini hissettirdiği ama bol eğlence dolu kahvaltının ardından kızlara "öğleden sonra çay partisi yapalım, size kek, börek ve makarna salatası yapacağım" dedim. Ben o hazırlıklara başlayana kadar odada oturmam bir tuhaftı, nefes alıp vermem bir tuhaftı. Doğurma ihtimali dışında her ihtimal geçiyordu herhalde aklımdan:)) o günü eğlenceli geçirmek adına ne varsa yaptık sanırım, hepimiz mutfakta, ben keki yapmaya başladım, imren o andan itibaren her şeyi videoya almaya başladı. Doğuma kadar kalamayacaklardı ya!!! en azından o günü videoya alarak hatıra kalsın istedik. Kasıklarımdaki sancı giderek daha da çok "ben burdayım" demeye başladı. Kızlarla birlikte yapmaya başladık her şeyi ama sancı gelince ben ya yere kapaklanıyordum ya sandalyeye oturuyordum ve sancının geçmesini bekliyordum. Saatler sürdü hazırlıklarımız, neşemiz biran bile eksik olmadı. En son böreği yapacaktım ki artık çok sık yere kapaklanmaya başlamıştım. Evet çok sancıyor ama geçiyordu da:))) buarada videoda da ben sürekli "durucum bu akşam geliyorsun ama izin ver şu börekten yiyebileyim" diye de eğleniyordum:) kızlar artık eşimi aramam gerektiğini söylediler. Haklıydılar:))) çok sakindim, biraz ağrım olduğunu ve eve gelmesini söyledim, doktoruma tekrar kontrole gidecektik. Buarada kızlara talimat veriyordum; ben dönene kadar mutfak temizlensin, börekler güzel pişsin diye:)) Doktorumu aramıştım, geleceğimizi haber vermiştim. 10-15 dk sonra doktorum beni arayarak muayenehaneye değil, doğumun olmasını planladığımız hastaneye gitmemi söyledi. O an stres oldum neden acaba diye. Doğum sancısını dayanılması güç bir sancı gibi bekliyordum sanırım. Ama bu şiddetli regl sancısıydı. Çok sancıyor, çok sık geliyor ama geçiyordu işte. Allah öyle bir düzen kurmuştu ki, o şiddetli sancılar arasında mola verdiriyordu, dinlenmek ve gelecek yeni sancıya güç toplamak için!!! Zor yürüyordum artık. Kızların tüm itirazına rağmen duşa girdim, kekle börekle uğraştım o kadar, mutlaka duş almalıydım hastaneye giderken:))) imrene ve canana ısrarla evde kalmalarını, gelmelerine gerek olmadığını, muayeneden sonra eve döneceğimi söylüyordum. Duştan çıktıktan sonra sancılar sanırım dakika başı gelmeye başlamıştı ya da bana öyle geliyordu:)) saçlarımı Canan kuruttu, nefes almak bile zorlaşıyordu. Giyinmeme de yardımcı olmuşlardı. Sanırım doğuma işaret olan suyum da gelmediği için ben o akşam doğum yapacağım ihtimalini hiç düşünmedim. Ve eşim geldi, çantamız zaten haftalar öncesinden hazırdı, kızlar tabiiki de kapıdan çıkıyorlardı bile, belli ki doğum olacaktı, geldiklerine değmişti:)) Ben hala "dönüşte yoğurt almayı unutmayalım, fırını kapattınız mı, mutfak temiz mi" deyip duruyordum:)) saat 17-30-18:00 civarıydı çekmeköyden koşuyoluna doğru yola çıktığımızda. Arabada sancı sıkça geliyordu. Önde oturuyordum. Sancı geldikçe Canan bir elimi, İmren bir elimi tutup her şeyin geçeceğini söyleyip rahatlatmaya çalışıyorlardı. Kontrolü hiç kaybetmedim. Eşim arabayı kullanıyordu, tam iş çıkış saatiydi ve trafik gerçekten felçti. Emniyet şeridi ihlali yüzünden, o şeritte bile ilerlemek çok mümkün olmuyordu malesef. Sonunda vardık hastaneye ama ben artık ağrım dışında hiçbir şey düşünemez olmuştum... Saat çok tersti, doktorumda ne yazık ki trafiğe takılmıştı. NST'ye bağladılar. Ordaki değerlerden olsa gerek hastane doktoru, kendi doktorumu beklemeden muayene etmesi gerektiğini söyledi. İstemeyerekte olsa kabul ettim. Doktor şaşırmıştı, bana bir açıklama bile yapamadan doktorumu aradı, "Doktor Hanım, hastanız 8 cm'yi geçmiş, doğum başlamış, doğumhaneye alıyoruz"
Hemen doğumhaneye aldılar, olası ihtimallere karşı elimden serum yolu açıldı, kıyafetler çıktı, ameliyat önlüğü giydirildi... Kızlar ve eşim sürekli yanıma gelip gidiyorlardı. Ve muhteşem doğum koçum, canım doktorum geldi, kapıdan içeri girişi bugün gibi aklımda:)) gerekli hazırlıklarını yaptıktan sonra o güzel cümleleriyle başlattı doğumu. Kızları dışarı çıkarmıştı. İkinci doğum koçum da eşimdi:)) eli elimde, sancı geldikçe son gücümle sıkıyorum, o da heyecanlı aslında ama diğer eliyle de titreyerek fotoğraf çekiyor yüzümün aldığı her şekli:))) hemşire, ebe, bebek hemşiresi, doktorum ve canım kocam biz bizeyiz doğumhanede:))) çok yorulmuştum artık ve deli gibi terlemiştim... Doktorum gücümü toplamamı ve sürekli bağırmak yerine sancı geldiği anda bir nefeste bebeği itmemi söylüyordu. O ne derse onu yaptım. "Son kez" dedi doktorum bana, son bir gayret ve ebeyle gözgöze geldi. Bebeği ittirme hareketimle, ebenin karnımdan aşağı doğru bebeği ittirme hareketi eş zamanlıydı. Ama o son feryadımı ne hala ben unutabiliyorum ne de doğumhane dışında bekleyen arkadaşlarım ve eşimin ailesi:))) Eşim ebenin desteğiyle birlikte karnımdaki dalgalanmayı ve birkaç saniye sonra Duru'nun dünyaya gelişini hala heyecanla anlatır ve her baba adayına da eşiyle birlikte doğuma girmesini tavsiye eder:)))
Ve sanırım o an durdu dünya... 5 Ocak 2010 Salı Günü, saatler 19:55'i gösteriyordu...Ne ter kaldı ne yorgunluk...kucağıma bırakıverdiler kanlar içinde ama dünyanın en güzel meleğini. Eşimdeki kopuş anı o an başlamış:) O andaki fotolarda sadece şaşkın dudaklarım, pörtlek gözlerim ve hemen çenemin altına koyulan -kızımın tabiriyle- salçalı Duru var ama tüm kareler titrek:))) ve hemşire rutinler için aldı meleğimi, eşim de onların peşinden koştu:)) Aneztezi uzmanı geldi ve doktorum epizyotemi için bir iğne yapılacağını, çok yorulduğum için beni yarım saat dinlendireceklerini söyledi. "Seve seve" dedim çünkü gerçekten yarım saat uyumak iyi gelecekti. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama odaya döndükten 5-10 dk sonra kızımı tekrar getirdiler bana, işte o an başladım ağlamaya... O minicik şey benimdi, canımdan bir parçaydı, her acıya değerdi onun kokusu, dokusu, her bir soluğu...
Ve o minik büyüdü de 3 yaşında bir genç kız oldu, şimdi de doğacak olan kız kardeşi Derin'in yolunu gözlüyor.
Ben mi... Tabiiki yine normal doğum istiyorum her şey yolunda gittiği sürece... Dünyanın en güzel acısı diyorum ben doğum sancısına... Sonunun güzel olacağını bildiğiniz en güzel acı!
Benim başından beri kararım hep normal doğumdu ve başardım. Şimdi tüm dileğim Derin'i de sağ salim bir şekilde normal doğurmak... Ertesi gün ağrı, sancı, sızı çekmeden normal hayatıma geri dönmek... İşte benim doğum hikayem de böyle, darısı bu yolda olan herkesin başına diyorum:)))
Sevgiyle kalın...
Aslı Yeşiltaş normal doğum hikayesi
Merhaba instagramda paylastiginiz normal dogum yazinizi gördüm ve bende yazmak istedim. 19 yaşında cok cok kücük bir anne oldum ama bu yaşıma rağmen doğumu acısıyla herseyiyle yasamak istedim. Hamilelik zehirlenmesi oldugum icin direk hastaneye yatirip göz altinda tuttular beni hesaplanan tarih 16 mayisti ve oğlum tam o tarihe kadar bekledi. Tam ümidi kesmisken bugunde gelmicek diye saat ögle 6.30 gibi suyum geldi ve beni dogumhaneye aldilar yanimda eşim annem ve ablam vardi. Ilk sancilar cok agir olunca tabi korkup beni sezeryana alin diye bagirdim ama ebeler israrla hayir artik dogum baslicak diyerek sezeryana almadilar. Iykide almamislar annem ve eşime cok cektirdim ama nefes alip vermeyi cozunce bana sancilar artik daha hafif geldi ayaga kalkip dolasamiyordum agridan daha cok oturuyordum bi ara sicak suya aldilar beni orda biraz durduktan sonra artik uyuklamaya baslamistim sancim gelince uyaniyordum gecince tekrar uyuyordum ve bu 15 saat boyunca sürdü dogumun kendisi sadece yarim saatdi.dogum basladinda ikinma hissi artik gitmiyordu ve esime sıkı sıkı tutunarak basladi dogumum bi yandan annem bi yandan esim bana güç vererek hadi az kaldi diyerek 3.870 gr ve 49 cm oglumu dogurdum. Dunyaya oglum geldikten sonra zaten bukadarmiydi diyerek onu daha kimsecikler ellemeden ilk ben elledim ve kucagima aldim ve babasi gobek bagini kesti sonra kendimiz ayaga kalkarak kucgaimizda oglumuzla odamiza gittik. 2 gün sonra taburcu oldum ve 4.günde oglumla disarda gezebiliyordum dikisim olmadigi icin :) umarim bu yazi benden olgun ve büyük kadinlara cesaret verir.normal dogum bir bebek icin en güzeli ve bir annenin cocugu icin buyuk fedakarlik.
Cansel Durmuş normal doğum hikayesi
En çok istediğim şeydi normal doğum yapabilmek, anneliği tam olarak yaşamak istedim, Doktorum herşey in yolunda gittiğini ve normal doğum yapmamam için hiç bir sebep olmadığını söyledi, fakat 40 haftayı doldurduğum zaman gittiğim kontrolde, Doktorum en fazla 10 gün daha bekletenilirim cumaya kadar doğum olmazsa cuma günü sezeryana alırım dedi, sünni sancı ben istemiyordum çünkü biliyordum ki suni sancı da doğurma olasılığı %50 idi, yani ya dogurursun yada yine sezeryan, tüm bu hayal kırıklığı ile geldim eve ağla ağla içim çıktı , ben tam anlamıyla anne olamayacağım diye, sonra hirslandim, kendimi iyice yürüyüşe verdim, Bağdat caddesini her akşam bi uçtan öbür uca dolaştım, ve sonunda beklenen sancı geldi, 21 nisan 2014 ufak bel ve kasık sancıları olmaya başladı, tabi ilk doğumum olduğu için anlamadım ne olduğunu yorgunluktan zannettim uzandım dinledim, sonra bir baktım iki sancı arası giderek sıklaşıyor, gece yarısına doğru 10 dk. 1 gelmeye başladı, bir türlü yatamiyordum çünkü yatınca daha çok hissediyordum, ama sakın korkmayın öyle çığlık attıracak sancı değil bunlar , regli sancısı gibiler, sonra anladım kızım artık gelmek istiyor du hem çok mutlu hem çok şaşkındım , ne yapacağımı bilemedim, hemen banyoya girdim ve duş aldım , sonra eşimi uyandırdı artık 22 nisan 2014 olmuştu saat 03.00 idi eşim kalktı ve ne yapalım dedi, ben hastaneye gidelim bi muayene olayım bakalım ne diyecekler dedim , bu arada şansım 5 dakikada bir hiç şaşmadan geliyordu, yolda giderken arabanın saatine gözümü dikip sancı sıklığını kontrol ettim ve 4 dakika bir olduğunu fark ettim evet kızım gelecekti, müthiş bir duygu, nöbetçi doktor beni muayene etti ve hemen doğum haneye alın 4 Cm. Açılma var bebek geliyor dedi, elim ayağım kesildi sanki , allahım şükürler olsun bana bunu yaşattığın için dedim, saat 5 gibi tekrar bakıldı ve açılma 7 Cm olmuştu hemen doktorum çağrıldı, eşimde ailelere haber verdi , ben gebze Anadolu Sağlık Merkezi - Johns Hopkins Medicine hastanesinde doğum yaptım, ebeler ve doktor mükemmel di, Epidural almadım, ne doktorum ne ebe istemedi hersey doğal olsun bize güven Cansel dediler, gerçekten iyi ki güvenmişim, saat 06:00 olduğunda tüm aile fertleri hastanedeydi herkes kapıda minik prensesi bekliyordu artık sancılar iyice kendini hissettirmeye başladı, sürekli yürüttü ebe beni daha çabuk kanala girer dediler ve öylede oldu, Doktorum geldi hadi Cansel masaya artık alalım kucağımiza kızını dedi, inanın korkacak hiç bir şey yok :) masaya aldılar beni ebe şimdi sıra sende sancın gelince ıkın bebeğine gelmesi için yardım et dedi, tam 3. Ikınmada geldi meleğim, ve o An tüm sancım bitti yeniden doğmuş gibiydim, prensesim kollarımdaydı, nasıl bir mucize anlatamam, kızım mis kokulu yanimdaydi, eşim bayılmak üzereydi rengi bembeyaz oldu anda , sarıldık birbirimize ( şu an yeniden yaşadım sanki ) şükürler olsun. Herşey yolundaydı bebeğimi aldılar ve bakıma götürdüler, hasta bakıcı geldi seni odaya alalım dedi, gittik ve gerçekten ne bi ağrım vardı ne yorgunlugum, odaya gidince kızım da geldi yanıma artık bitmişti biz bir aile olmuştuk, ertesi gün kuafor geldi odaya bana fön ve makyaj için dediki siz normal doğum yaptınız galiba, nerden anladın dedim firençleriniz duruyor dedi :) evet dedim o An gurur duydum kendimle başarmıştım. Sakın korkmayın dünyanın en büyük mucizesi bu , allah isteyen herkese nasip etsin. Umarım hikayem Size yön gösterir.
Sevgiyle kalın,
Sezen Hanım normal doğum hikayesi
~lahmacunla gelen çocuk~
36.haftanın son günü sabah kahvaltıya annemle kardeşim geldi kapıyı açtım annem nasılsın dedi patlamaya hazır bomba gibiyim anne dedim.kahvaltı ettik bişey yiyemedim dün gece yan komşu mangal yaptı deli gibi ağladım Ömer'e bir parça iste be hain adam yoksa mangalı devircem dedim yok istemedi pislermiş...bugün öğlen lahmacun söyleyelim et istiyorum soğanlı filan böyle çıldırcam...annemle kardeşim(Seçil) şaşkınlıkla beni izliyolardı ben11.haftamda şiddetli bir kanama geçirip 2gün hastanede yattım Ahmet Uras'ı kaybediyordum bu tehlikeyle 9ay yattım bir soğan doğrayacak kadar ayakta kalma demişti doktorum 5yıllık öğretmenliğimin songünüydü ogün kanamalar eşiğinde gözlerimle vedalaştım çocuklarımla da...öyle kanamalı korkulu bir gebelikti bendeki kumda döktüm alerjide oldum enfeksiyonda kaptım ishalde oldum şiddetli gripte geçirdim hep bir korkuydu gebeliğim kaybetme korkusu ama doğumum normal olacaktı istiyordum birkaçgün önceki çatı muaynemdede herşey normal demişti doktorum doğurabilrsin o an bi normal doğum gerçeğiyle yüzyüze gelip ayyy tırsma moduna geçiverdim ama kısa sürdü o tırsıntı:)
pazartesi günü 23haziran 2014 kahvaltımızı ettik ben bişey yiyemedim kahvede içmedim hiç 9ay ki kahvesiz yaşayamazdım ben lahmacundaydı aklım aman bebeğe bişey olcak diye yeme içme lahmacun söyle sen iyi iyi...camları silmeye kadın gelcekti aman bugün gelmesin dedim yiyip yatalım anne zaten bütün kahrımı cektiniz 9ay.bugün yatış günü olsun
sipariş verdim kapı çaldı lahmacun geldi bana bişey oldu böyle sıcak sıcak altıma kaçırıyorum sanki ay tutamıyorum derken tuvalete koştum suyum geliyo durmuyo abovv kanda gelmiş kız nişanya bu -anneeeeeğ goooşşş urasadam geliyo annem titriyo sancı gelcek yok valla anne hiçbişeyim yok kardesim hastane cantasını toplamış ömeri arıycak (alt katta eczanede çalısıyo) yok arama yüksek tansiyon var onda panik atak o dur lahmacun yiyelim öyle oturtturdum annemle seçili onlar yerken bi kere ısırdım sadece -adını lahmacunla gelen çocik koyalım öf saçmaladım
heryer su ben duşa girdim kısa bi giyindim ama üstüm batıyo ömeri aradık eli ayagına karıstı hemen taksi cagır sen gelme öyle kaldı ben doğrunca aricam seni öyle dondu o orda.
biz hastaneye gittik
arkadaşım orda çalısıyo yaaa dedi daha 1ay var ben süsleri yapcaktım ne ara yetiştircem dogurma -
kız sus seda bu sedyeye niye koydular beni yürürüm ben
doktorun odasına girdik apartopar baktı suyun çok az bitmiş gibi sancında coktur valla yok sancım acıya dayanıklıyım ondanmı hissetmedim 9ay yattım nası doğurcan o potansiyel var mı
-var var
Götürdüler sancı odasına soru yağmuru başladı yaş kaç-27
Gebelikte kaç kilo aldın -7 (ıy ni gizil)
O ara bi deki gömleği gibi bişey giydirdiler eller bağlı değil tabi ama arkası üfür üfür:)
Lahman yaptılar
En son ne yedin?
-valla lahmacun yemedim kokladım sadece oda evde kokuşuyo şuan
Tuvalete götürdüler zorla hiç çıkamadım
bi serum taktılar ne bu diyorum cevap yok kimseden seçil ömeri arayıp haber veriyo paso doğum yarın sabahı bulurmuş sen dükkanı kapatınca gelirsin diye
hiç sancım yok hala
gelen giden hemşire alttan muayene ediyo açılma yok
ben öyle mala bağlamış gibi yatıyorum derken ...
of bişey oluyo belime böyle adet sancısı gibi
makineye bakıyorum 100e vuruyo sancı
ay bağırsammı? derken gidiyo ...
hemşire koşuyo 3cm açılma var aferin sana
-bu ne be ben bile okulda öğrencilerime böyle motivasyon vermiyom
sonra sancı geliyo hooop 100e vuruyo gene ebe koşuyo
-aferin sana 6cm çok çabuk açılıyosun -sanki ben kabak çekirdeğiyim öyle hissediyorum sonra hastanede çalışan arkadaşım Götürdüler zorla hiç çıkamadım bi serum taktılar ne bu diyorum cevap yok kimseden seçil ömeri arayıp haber veriyo paso doğum yarın sabahı bulurmuş sen dükkanı kapatınca gelirsin diye hiç sancım yok hala gelen giden hemşire alttan muayne ediyo açılma yok ben öyle mala bağlamış gibi yatıyorum derken of bişey oluyo belime böyle adet sancısı gibi makineye bakıyorum 100e vuruyo sancı ay bağırsammo derken gidiyo hemşire koşuyo 3cm açılma var aferin sana -bu ne be ben bile okulda öğrencilerime böyle motivasyon vermiyom sonra sancı geliyo hooop 100e vuruyo gene ebe koşuyo -aferin sana 6cm çok çabuk açılıyosun -sanki ben kabak çekirdeğiyim öyle hissediyorum sonra hastanede çalışan arkadaşım geldi nasılsın suni sancı nası gidiyo -ne seda anne seçil ben suni sancımı çekiyorum (öyle şeyler okudumki asla istemezdim suni sancı asla) niye söylemediniz çok fena bu seZaryen yapsın beni söyle hocaya (halbuki hiç bişeyim yok da lahmacundan beri 1saat geçmiş birazdan urasadam gelcek) bende doğuma gircem dedi seda ay yok seda gelme derken o müthiş sancı annemle kardeşim var diye bagıramadım içimde kaldı saat 17.35 doktorum geldi o baktı 9.5 santim geliyo kafasını görüyorum dedi o son sancı hani sancı odasından doğum haneye nasıl gittim nasıl o çatala yattım bilmiyorum ömeri ara diye bağrıyorum anne git duymayın sesimi geliyoooööö ben galiba büyük tuvaletimi (o an kibar olamadım sıçıyom galibaaa)yapıyom diye bagrırken doktor yeminlerle yok yapmıyosun bebek o dedi çataldayım yanımda seda elimi tutuyo karsımda hemşireler ebeler hasta bakıcılar herkesin gözü bende nası kalabalık yorgunum biraz ıkın dedi benden cılız bi ses -ıhhh cıks olmadı sen kabız olmadın mı hiç ıkın dedi gözümü yumdum karsımda insanlar elimden tutan can dostum içimden çıkacak bu çocuk dedim öyle bi ıkındımki bütün gücümü rahimde hissettim ve geldi seda bağırdı ayy kafası çıktı bi balık gibi kaydı uras ordan o kadar rahatladım ki hiçbişey hissetmedim baktım ona dünyada gördüğüm en güzel şey...8dakikada bi mucize getirdim dünyaya allaha inancı olmayanı dogum mucizesine davet ederim o ana o muhtesemliğe böyle doğdu urasadamgeldi nasılsın suni sancı nası gidiyo -ne seda anne seçil ben suni sancımı çekiyorum (öyle şeyler okudumki asla istemezdim suni sancı asla) niye söylemediniz çok fena bu seZaryen yapsın beni söyle hocaya (halbuki hiç bişeyim yok da lahmacundan beri 1saat geçmiş birazdan urasadam gelcek) bende doğuma gircem dedi seda ay yok seda gelme derken o müthiş sancı annemle kardeşim var diye bagıramadım içimde kaldı saat 17.35 doktorum geldi o baktı 9.5 santim geliyo kafasını görüyorum dedi o son sancı hani sancı odasından doğum haneye nasıl gittim nasıl o çatala yattım bilmiyorum ömeri ara diye bağrıyorum anne git duymayın sesimi geliyoooööö ben galiba büyük tuvaletimi (o an kibar olamadım sıçıyom galibaaa)yapıyom diye bagrırken doktor yeminlerle yok yapmıyosun bebek o dedi çataldayım yanımda seda elimi tutuyo karsımda hemşireler ebeler hasta bakıcılar herkesin gözü bende nası kalabalık yorgunum biraz ıkın dedi benden cılız bi ses -ıhhh cıks olmadı sen kabız olmadın mı hiç ıkın dedi gözümü yumdum karsımda insanlar elimden tutan can dostum içimden çıkacak bu çocuk dedim öyle bi ıkındımki bütün gücümü rahimde hissettim ve geldi seda bağırdı ayy kafası çıktı bi balık gibi kaydı uras ordan o kadar rahatladım ki hiçbişey hissetmedim baktım ona dünyada gördüğüm en güzel şey...8dakikada bi mucize getirdim dünyaya allaha inancı olmayanı dogum mucizesine davet ederim o ana o muhtesemliğe böyle doğdu urasadam.
Burcu Keskin normal doğum hikayesi
Ben instagramdan Burcu Keskin. 12.09.2013 yilinda oglum Yagiz'i normal dogumla kucagima aldim. Hamileligim boyunca normal dogumu isteyen bunun esas olagan surec olduguna son derece inanan ve bunun icin caba sarfeden bir insan oldum. Ankarada yasiyorum. Kontrollerimi esimin bankada calismasindan dolayi bankanin ozeli karsilamasi sayesinde hep ozel doktora gittim. Ancak ilk haftalarimdan itibaren gittigim doktorumun bana yaklasimi sezaryanin cok kolay rahat sikintisiz oldugunu asilamaya calismasi beni cok rahatsiz eder olmustu.24. haftaya geldigimde herseyim normal giderken bir sikintim yokken doktorum bana bebegimin esinin asagida oldugunu bu durumun artik degismeyecegini ve normal dogum yapamayacagimi soyledi. Ben bu durumu arastirmaya basladim. Ve okudugum kadariyla es asagida olan gebelerin bazi sikintilar yasadigini kanamalarinin olacagini hareketlerine dikkat etmesi gerektigini ogrendim. Oysa doktorum bana boyle bir uyarida hic bulunmamisti. Bunun uzerine 30. haftamda bir devlet kadin dogum hastanesinde kontrole gittim. Ordaki doktor hicbir sikintim olmadigini suan dogum yapsam normal olacagini soyleyince benim haftalardir kontrole gittigim doktorumla ayni dusuncelere sahip olmadigimizi anladim ve doguma az bir zaman kala Ankara'da normal dogumu destekleyen doktorlari arastirmaya basladim. Sonunda benim kendisine hayran olmama sebep olan Müge Aksoy'la tanistim. Acil randevu aldim. Gittim durumumu anlattim. Ultrasonda herseyimin cok guzel oldugunu cok guzel normal dogum yapabilecegimi soyledi. Oyle sevinmistimki. Son haftama yaklastigimda Muge hocam 12 eylulde dogumum baslamazsa suni sanciyla baslatmamiz gerektigini soyluyordu. Ama ben normal dogumun normal surecini yasamayi o kadar istiyordumki suni sanciyla olmasina bile razi degildim. Muhtemel dogum tarihim 12 eylul persembeydi. 10 eylul sali gunu kontrole gittim. Doktorum 1 cm acilmam oldugunu ve yarin dogumun baslayabilecegini kendimi hazirlamami soylemisti. Cok heyecanliydim ancak ben hicbir sanci aci hissetmiyordum. O kadar heyecanliydimki niye kendi baslamiyor diye stres olmustum. 11 eylul carsamba gunu sabahtan doktorumu aradim. Bende birsey yok neden olmuyor yarin suni sanciyla dogum istemiyorum dedim. Gel dedi bakalim tekrar. Gittim. Bakti. Burcu 2 cm acilman var. Sen aksama beni ararsin en gec dedi. Muayeneden ciktigimda sinirlerim bozulmustu. Bu doktorun birsey bilmedigini dusunmeye baslamistim.2 cm acilma olup da benim hissetmemem sacma degilmiydi?? (Artik nasil strese girsiysem:) aksam saat 8 gibi bende cokk derinden belimden vuran bir adet sancisi hissettim. Ama o kadar azdi ki ancak sabit durdugumda kendimi dinlersem farkediyordum. Doktoru aradim. Muge hocam bir saat boyunca sancinin geldigi ani saniyesini tutup yazmami ve sonra onu tekrar aramami soyledi. Bir saat boyunca takip ettim. 5 dk da bir geliyordu sancilar 45_50 saniye suruyordu. Aradim doktoru soyledim. Burcu dedi cantani al hastaneye gel. Bunlar dogum sancisi. Senin agri esigin cok yuksek hissetmiyorsun dedi. Telefonu kapattigimda icten ice kiziyordum. Cunku o kadar emindimki bu sancilar dogum sancisi olamazdi. Cok azdi. Cok derindi. Herkes demiyormuydu dogum sancisi geldiginde duvarlari tirmalarsin. Ben sabit durmasam hissetmeyecektim. Neyse doktorumu dinledim. Ve Tobb hastanesinin yolunu tuttuk esim ben ve ailelerimiz. Hastanede yatisim yapildi. Muge hanim geldi. Kontrolumu yapti. Dedigi dogruydu. Sancilar dogum sancisiydi. 4 cm acilmam vardi. Sancilarim 120 leri vuruyordu. Ama ben sadece karnimin sertlemesini hissediyordum. Suyum patlamamisti. Doktor Muge suyumu patlatti. Ama ben yatakta yatamazdim. Hamileligim boyunca hep yurudum gezdim. Suyum patladigi icin odanin icinde gezip gezemeyecegimi sordum. :) Gezebilecegimi ama cok yorulmamam gerektigini soyledi. Sabah 6_7 gibi dogumun olur dedi. Zaman ilerledikce az olan sancilar artmaya basladi. Ama dayanilmayacak gibi degildi. Ben ara ara hep dolastim odada. Saat 2 sularinda kuyruk sokumumda bebegin kafasindan dolayi asiri baski hissettim. Muayene edildiginde 6 cm acilmam vardi. Epidural istedim. Doktor gelip epidurali bagladi. Cok kolay bagladi. Hicbir aci agri duymadim. Butonu elime verdi. Istedigin zaman butona basip ilac yollayabilirsin dedi. Ve gitti. Sonra uyumusum. Hic epidurale basmadim. Sabah 6 da doktorum gelmis. Uyuyormusum. 6.30 da tekrar geldi. Muayene etti. 10 cm uzerinde acilmam oldugunu soyledi. Ikin dedi. Ama ben ikindigimi hissetmiyorumki dedim epiduralden. Sen bir dene dedi yapamazsan ben anlaticam. Denedim hic hissetmiyordum ama ikindim. Artik nasil ikindiysam dur dur dedi. Bebegim basi gorundu. Dogumu baslatiyoruz. ( Bu arada tum gece kocam yanimdaydi. Bana destek olup terimi silmeye gelmisti. Ama bende bir his olmayinca oda benle uyudu. Doguma girmek istedi. ) Esimi hazirlamalari icin disari goturduler. Doktorlar hemsireler esim herkes geldi odaya. Ben o kadar keyifliydimki hicbir sey hissetmiyordum. Oysaki doktorum epiduralin aciyi tamamen kesmedigini soylemisti. Bende hic his yoktu. Muge Hanim tekrar ikin dedi. Tekrar ikindigimda basi tamamen cikmis. 10 dk icinde bebegimi dogurdum. Uzerine makine ile fotograflarimizi cektim. Bebegimin fotograflarini, esimin gobek bagini keserkenki fotograflarini , bebegimin giydirilirken saglikli mi diye bakimi yapilirkenki fotograflarini. Oyle keyifliydimki hicbir sey anlamadan cok keyifli bir dogum yapmistim. Muge Aksoyla tanisma sansim oldugu icin cok sabsliydim. Ekibini cok sevmistim. Hatta dogum sirasinda bir dikisimi yaparken Muge Hanim. Ben bu ekibi cok sevdim sizinle 5 tane daha dogum yaparim diyordum. Evet sezeryani hic dusunmedim. Riskliyse yapilmali mi yapilmali. Ama saglikli isleyen bir sureci ameliyat gibi buyuk zor bir duruma sokmanin hicbir anlami oldugunu dusunmuyorum. Epidural kullanmaya gelince kullanmasaydim biraz daha agrili ama eminim yine cok keyifli bir dogum gecirirdim. Epidurali sectim. Cunku eski anneanne dogumlarina guzel bir teknoloji bulmuslar neden kullanmayim dedim. Sonrasinda hemen toparlandim. Ayaklandim. Epiduralimin beldeki yeride oyle bilinen gibi hic agri sizi yapmadi. Hatta cikardiktan sonra yerini bile bulamadim. Dogum yapacaklara tavsiyem eger saglik sikintiniz yoksa normal dogumu secin...Allah herkese saglikla sihatle bebegini kucagina almayi nasip etsin..:))
24 Temmuz 2015 Cuma
Berrak Çiftçi suda doğum hikayesi
Yeni doğan bir bebeğin dünyasının nasıl olduğunu merak ediyorsanız, kendinizi hiç tanımadığınız, bilmediğiniz uzaaak çok uzak bir gezegende hayal edin sadece, her şey yeni her şey keşfedilesi, nefes almayı bile, ilk hava ile temas ettiğiniz o ilk doğduğunuz anda öğreniyorsunuz.
Benim için bir insanın dünyaya geldiği o ilk an çok önemli. Bu yüzdendir ki doğum şeklime karar verirken SU’da olmasını istemişimdir kendimi bildim bileli. Sonradan yaptığım bazı araştırmalar sonucunda, anne karnındaki sudan, bebeğin aynı ısıda olan suya çıkışının, onun için de oldukça yumuşak bir geçiş olduğunu anladım. Bebek, böylelikle sert ya da zorlu bir geçişten ziyade, sakin ve sessiz bir geçiş yaşar Dünya’ya. Bu geçiş esnasında ses ve ışık konusu da çok önemli diye düşünüyorum. Suya doğan bebek, doğru koşullar sağlandığı takdirde zaten karanlık ve su gibi sessiz bir ortama doğarak, ilk teması sudan çıkar çıkmaz kordon kesilmeden annesinin göğsünde yaşıyor.
Yani, suda doğum, hem bebek için, hem de doğuran kişi için bir aksilik olmadığı takdirde, en kolay ve doğal yol diye düşündüm. Tüm bu bilgiler ve isteğim doğrultusunda, doktorumun ve eşimin de katkılarıyla, 9 ay olarak bildiğim ama tıbben aslında 40 hafta olarak hesaplanan hamilelik süreci, 39. haftada gelmeyi seçen kızımı suda doğurmamla son buldu. Kolay bir hamileliğin ardından hayal ettiğim gibi nispeten kolay bir doğum yaşadım.
Hamileyken pek çok kişi konuşur, sezaryen mi olacaksın, normal mi olacak, korkular, endişeler sıralanır, her kafadan bir ses çıkar. Ailem de bu düşüncemi açtığımda ilk başta şaşırmış ve belki de endişelenmişti. Zira etrafta bilinen, bu tür bir deneyim yaşayan tanıdık yoktu. Ben çok inandım ve çok istedim bunu. Sonuçta belki de sadece bir kez yaşanacak bir olay bu bir kadının hayatında.
Ama sonradan anladım ki Türkiye’de doğum başlı başına bir konu ve suda doğum yapan annelerle öyle sokakta pek sık karşılaşılmıyor, yani ben karşıma gelen bir anne ile muhabbet esnasında doğum şekli hakkında çok konuşamıyorum, diyalog hep söyle oluyor:
X : “Bebiş kaç aylık, sezeryan mı oldu normal mi ?”
B : “Suda doğurdum ben
”

X : “Efendim ????”
B : “Suda, hani sıcak su havuz falan kuruluyor içine giriyorsunuz, güzel yani”
X : “? ! ?…”
Ardından da peş peşe spontane sorular sıralanıyor :
1. Nasıl oldu, bebek boğulmaz mı suda ?
Hayır bebek anne karnında zaten suyun içinde, bebek anne karnındaki suyun derecesiyle aynı sıcaklıkta olan suya çıkınca , dünyaya çok yumuşak bir geçiş yapmış oluyor, bu da doğum travmasını baya büyük ölçüde engelliyor.
Hayır bebek anne karnında zaten suyun içinde, bebek anne karnındaki suyun derecesiyle aynı sıcaklıkta olan suya çıkınca , dünyaya çok yumuşak bir geçiş yapmış oluyor, bu da doğum travmasını baya büyük ölçüde engelliyor.
2. Nerede doğurdun Türkiye’de var mı ?
Türkiye’de var, İstanbul, İzmir, Ankara ve Bodrum’da diye biliyorum. Doğumda kullanılan havuz doktorun kendi havuzu idi. Tek ihtiyaç olan o havuzun sığabileceği kadar genişçe bir odaya sahip olan hastane. Tabi hastane ortamında doğurmamak da mümkün, sanıyorum havuzu eve de kurabiliyorlar. Son anda oluşabilecek durumlar içinse kapıda bir ambulans bulundurmakta fayda var. 2. kez doğurursam gene suda ama evde doğururum diye düşünüyorum.
Türkiye’de var, İstanbul, İzmir, Ankara ve Bodrum’da diye biliyorum. Doğumda kullanılan havuz doktorun kendi havuzu idi. Tek ihtiyaç olan o havuzun sığabileceği kadar genişçe bir odaya sahip olan hastane. Tabi hastane ortamında doğurmamak da mümkün, sanıyorum havuzu eve de kurabiliyorlar. Son anda oluşabilecek durumlar içinse kapıda bir ambulans bulundurmakta fayda var. 2. kez doğurursam gene suda ama evde doğururum diye düşünüyorum.
3 . Çok pahalı değil mi peki ?
Hayır, yani paha göreceli bir mevzu ama diğer doğum şekillerine kıyasla eş değer bir skalada diyebilirim.
Hayır, yani paha göreceli bir mevzu ama diğer doğum şekillerine kıyasla eş değer bir skalada diyebilirim.
4 . Bodrumda nasıl oldu denizde mi doğurdun ? (Bu karşılaştığım en bomba soru idi)
Hayır tabii ki denizde doğurmadım, bildiğiniz sıcak musluk suyunu, özel havuza doldurup steril solüsyon koyuyorlar ve bu su insan bedeni sıcaklığında oluyor. Havuzun strafor ısı geçirmeyen kapağı da var, doğum anına dek kapalı kalarak ısıyı muhafaza edebiliyor.
Hayır tabii ki denizde doğurmadım, bildiğiniz sıcak musluk suyunu, özel havuza doldurup steril solüsyon koyuyorlar ve bu su insan bedeni sıcaklığında oluyor. Havuzun strafor ısı geçirmeyen kapağı da var, doğum anına dek kapalı kalarak ısıyı muhafaza edebiliyor.
5. Türkiye’de her hastanede yok, nasıl buldun bunu ?
Ben hastane değil doktor buldum, onu da internetten buldum
hemen kalktım gittim, ilk görüşmede belirttim ki, bir aksilik olmaz ise ben suda doğurmak istiyorum, o yüzden buradayım… Sanırım 9 haftalık hamile idim o zaman.
Ben hastane değil doktor buldum, onu da internetten buldum

6. Doğum nasıl gerçekleşti ?
Doğum için doktorumla şöyle anlaşmıştık, zamanı gelince -suyun gelmesi sancı başlaması vs- doktoru arayacaktım ve o da havuzu alıp hastaneye gidecekti. Hastane seçiminde anahtar nokta havuzun hastane odasına sığabilecek olması, yani odaların geniş olması.
Doğum için doktorumla şöyle anlaşmıştık, zamanı gelince -suyun gelmesi sancı başlaması vs- doktoru arayacaktım ve o da havuzu alıp hastaneye gidecekti. Hastane seçiminde anahtar nokta havuzun hastane odasına sığabilecek olması, yani odaların geniş olması.
1 hafta kadar 3 cm açıklıkla gezmiş biri olarak bir gece ansızın suyum geldi ve 22:00 civarlarında doktor ile hastanede buluştuk. Gece doğum yapmak ne şahaneymiş hava karanlık olduğundan. Odam kocamandı, ışıkları kapatmış ve mumlar yakmışlardı, fonda da hafif bir müzik vardı, tüm bunları hazırlamış, havuza da sıcak suyu doldurmuşlardı. Çok romantik, hayal gibi geliyor kulağıma bugün bile. Odada uzun süre eşim ve ben vardık, sakin, özgür ve ev gibi bir ortamda doğumu bekleme şansını yakalamıştım. Bu tür aktif doğumlarda yiyecek kısıtlaması var ama içecekler serbest. Ağrı kesici ya da epidural yapılmıyor çünkü.
Doğum için zaten hastaneye gittiğimde 5 cm olan açıklık orada geçen bu sürede -ortalama 3 saat- 7 cm’e ulaşmıştı ama benim hissedilir bir sancım yoktu. Sonradan suni sancı aldım, hissizliğimin bedeli bu oldu ama şikayetim yok, hızlı, aktif ve keyifli bir doğumdu benim adıma. Zaten 8 cm kadar açıklık oluşunca suya alıyorlar anneyi. Sonra iş başa düşüyor, yanımda ebe ve eşim olsa da doğum bire bir yalnız yaşanıyor.
Doğum gerçekleşince bebek kordon kesilmeden göğsümde kaldı bir süre ama sonra aldılar, ilk bakımı yapıldı ve sonra odada buluştuk, giydirilmiş yanıma gelmişti. Bu esnada sabah saat 06:30 civarlarındaydı, sabah olmuş, güneş doğmuştu artık. Aileme doğumun ertesinde haber verdim. Tavsiyem gece doğuruyorsanız kimseleri rahatsız etmemek ve sakince doğurmak. Hem kalabalık olmaz hem de diğer insanların telaşını da yaşamazsınız böylece.
Benim doğum hikayem böyle, anne adaylarına ve tekrar anne olmak isteyenlere suda doğumu kesinlikle tavsiye ederim.
15 Temmuz 2015 Çarşamba
İYİ Kİ DOĞDUN KIZIM...
Evlendim, hamileydim, doğurdum derken bir de baktım ki nasıl büyüdümüş! Onunla gözümü açalı 8 sene olmuş ki daha dün gibi kucağıma aldığımda ağırlığını hissetmeyisim...
Hep daha iyisi olmanı istediğim için tüm seninle çatışmalarım... Hep hayata karşı dimdik durabilmen için senin üzerindeki ısrarlarım!..
Sen doğduğunda ben çok ufaktım. Yada çok tecrübesizdim birçok şeyin farkına varamadım. Birlikte büyüdük biz aslında, ikimiz de birbirimizi büyüttük. Şimdi koca bir kız oldun. 8 yaşına girerken ki asiliğin, inadın ve öfkenin altında ben senin nasıl merhametli bir yüreğinin olduğunu görüyorum. Çünkü sen babanın kızısın...
Herzaman aklı yerinde, vicdanlı, güçlü, sevgi dolu ve en önemlisi kendi kendine yetebilen, kendinle mutlu olmayı başarabilen bir insan olman tek duam. Allah bize sağlık verdiği sürece biz herzaman her koşulda senin yanındayız ve sen ömrüm yettiğince benim tek yol arkadaşımsın...
PELIN'DEN DERIN'E...💜
10 Temmuz 2015 Cuma
Kabak yemeği
Mutfak benim terapi alanım. Ben eğer evdeysem mutlaka mutfaktayım😊
Bizim evde öyle kolay geçiştirici yemekler pek pişmez çünkü eşim hem ev yemeği sever hemde ben de her anne gibi çocuklarımın sağlıklı beslenmesini isterim.
Bugün sizlere Yamaç'ın da severek yemesini fırsat bilerek benim yıllardır yaptığım kabak yemeğinin tarifini vermek istiyorum. Derin zaten seviyor. Kabağın tam mevsimiyken, bu besleyici ve lezzetli yemeği bol bol yedirin bıcırıklarınıza. Siz de yiyin tabi, afiyet olsun☺
Malzemeler;
3 tane orta boy kabak
1 tane soğan
200 gram kıyma
3 diş sarımsak
2 tane domates rendesi
2 kaşık Sıvı yağ
Tuz
Üzeri için bir tutam dereotu
Soğanı yemeklik doğrayın ve 2 dakika kavurduktan sonra kıymayı ilave edin. Ikisini birlikte 5 dk kavurduktan sonra rendelediğiniz domatesi, sarımsakları ve küp küp doğradığınız kabakları ilave edin. Hepsini birlikte birkaç defa çevirdikten sonra 1 çaybardağı kadar su ve tuz ilave edip kabaklar yumuşayıncaya kadar pişirin. Piştikten sonra üzerine derotonu serpiştirip birkaç dakika demlendirin.
* (Ben bu yemeği genelde kıymasız yaparım ama bu hali çocuklar ve bebekler için daha besleyici. Pişirirken üzerine pirinç yada bulgur da koyabilirsiniz. Bebekleriniz 1 yaşından ufaksa tuz koymamakta fayda var ya da çok az kullanabilirsiniz. Yamaç damak tadı çok değişik bir çocuk. Sarımsaklı ve limonlu şeyleri yiyiyor genelde. Kıyma da yemiyor o yuzden ben blendırdan geçirdim. Çatalla ezerek yedirmek en iyisi. Sarımsağı ne yemek yaparsanız yapın asla kavurmayın, pişmeye bıraktığınız anda ilave edin yemeklerinize. Sarımsak kavrulduğunda hem kokusu değişiyor hemde tüm besleyici özelliği kayboluyor)
Sevgiler Pelin
7 Temmuz 2015 Salı
Memeden kesme
Yarardan çok zararı dokunmaya başladıysa kesmek en mantıklısı dedim, kestim...
Derin doğduğunda anne sütünün saymakla bitmeyecek faydalarını biliyordum, o ne kadar emmek isterse ben o kadar emzireceğim diye söz vermiştim kendime. Tıpkı Yamaç'a yaptığım gibi onu da doğumdan itibaren her istediğinde emzirdim. Hiçbir zaman saat sınırı koymadım, bana göre doğru olan buydu... Derin doğumdan itibaren memeye çok düşkün bir bebek değildi, hoş o mama da yemezdi. Tamamen benim sabır ve inadımla 5.5 ay emzirdim. Sütümün oldukça fazla olmasına rağmen emmek istememesi dünyayı başıma yıkmıştı... Taa o zamandan yine kendi kendime dua etmiştim ve söz vermiştim, bir tane daha bebeğim olursa o istediği kadar emzireceğim...
Yamaç doğdu. Daha doğduğu anda onu kucağıma verdiklerinde göğsümü kapmıştı, o an ki duygular tabii ki tarifsiz... Zaten erkek bebeklerin kızlardan daha çok memeye düşkün olduğu söylenir, bizde de öyle oldu. Ben Derin'de de Yamaç'da da sütümü hiç sağmadım, hatta ihtiyacım olmayacağını düşünerek süt sağma makinesi bile almadım. Mekanik şeyler pek bana göre değil. Tabii ki çalışan anneler için gerçekten çok faydalı ve işe yarar bir yöntem ama ben hep onların yanındaydım ve ben varken sütü başka birşeyle sağıp biberonla vermek bana göre birşey değil. Yamaç'ı da her istediğinde emzirdim. 15 ay boyunca her istediğinde. Yenidoğan bebeklerde bile günde 8 defa diyorlar ya, ben 18 defa emzirdim!
Buraya kadar herşey güzel. Bilmiyorum, belki doğru olan belli bir aydan sonra saat sınırı koymak ama ben bunu başaramadım. Çünkü tüm gün dip dibe olduğumuz için ister istemez böyle bir sınır koyamıyorsunuz. 3 ay, 5 ay, 10 ay, 1 yaş derken çocuk 15 aylık olmuştu ve gündüzler çok sorun olmasa da gecede 20 defa emmeye başlamıştı... Ben 15 ay boyunca uykusuzluktan ağlayan bir anne oldum. 2 saat kesintisiz uyuduğu gün sayısı 3'ü geçmez. Evde ilgilenmem gereken başka bir çocuğum daha olduğu için sabah Derin'i okula göndermek için kalktığımda bildiğiniz ağlıyordum çünkü gerçekten hiç uyumadan kalkıyordum. Bu 1 sene boyunca böyle devam etti. Hiç uyumadan 15 ay tüm hayatımı aynı düzende devam ettirmeyi başardım. Ama olan beynime oldu. Artık hiçbirşeyi sağlıklı düşünemediğimi açıklıkla söyleyebilirim.
Yamaç büyümeye başladıkça daha da memeye ďüşkün bir hale gelmişti. Öyle ki hiç yemek yemiyor ve emmek için hiç uyuyamıyordu. Ve en kötüsü de emmeden uyumayı bilmiyordu. İkimiz de uykumuzu alamıyorduk. Ben her gece uyku arası bugün keseceğim artık yeter dayanamıyorum diyordum ama sabah olduğunda yine kıyamıyordum, çok faydalı, biraz daha sabır diyordum ve sanırım bende emzirmeyi çok seviyordum. O bağ tarif edilemez bir duygu değil mi?
Bu uykusuzluk durumlarımız kışın hadsafhada iken kendi kendime haziranda bu iş bitecek demiştim. Çünkü yazın emzirmek gerçekten çok kolay bir durum değil. Doya doya fazlasıyla anne sütü almıştı, içim rahattı aslında ama haziran ayına girdiğimizde yok ben yapamayacağım, 2 yaşına kadar sabredecegim demiştim yine kendi kendime. Haziran ayının son haftasına geldiğimizde bir gece, o gece evde kıyamet! Günlerdir 1 saat uyku uyumamışım, eşim gece çalışıyor, zaten bizim ev 24 saat yaşayan bir ev, dedim ki bitti, gücüm bitti, yarın memeden kesiyorum. Eşim de uzun zamandır zaten bizim seslerimizden uyuyamıyor, tamam tamam kesersin dedi. Defalarca böyle konuştuğum için inanmadı tabii ki bana ama benim daha önce cesaret edemememin tek sebebi kestiğim halde yine uyumama ihtimaliydi. Ben o zaman ne yaparım, vicdan azabından ölürüm herhalde diyordum. O gecenin sabahı oldu. En önemlisi annenin hazır olması. Kararımı vermiştim. Sabah çok az yaptığı kahvaltının ardından aldım onu kucağıma ve son defa emzirmek istedim. Ağlıyordum. Bu zorunlu bir ayrılık gibiydi. Bir yandan da konuşuyordum. Ahh oğlum, keşke biraz uyusaydın da istediğim kadar emseydin... Emzirme bittiğinde Yamaç'ı aldım kucağima ve konuşmaya başladım. Sen artık ağabey oldun, büyüdün, meme yok artık sen güzel güzel yemekler yiyeceksin. Ben konuşuyorum ama bir yandan da diyorum ki kime konuşuyorsun çocuķ seni anlamıyor, dinlemiyor ki kafasını sallayıp aablablabla yapıyor. Bu dönemde psikolog olan arkadaşım Çağla'da çok destek ve yardım gördüm. O bu konuda deneyimliydi ve aklıma ne gelirse ona sordum. Bir nevi kızın beynini yedim diyebiliriz🙊 İlk günümüz gündüz çok kolay geçti. O gün Yamaç 2-3 defa emmek istedi ve ben istemsiz bir şekilde meme yok öğğk olmuş dedim ve en önemli ayrıntı bence bu dönemde mutlaka önü kapalı tişörtler giydim. Yanıma gelip beni açmaya çalıştığında öğkk öğkkk demesi çok tatlıydı😁 Gecenin çok zor geçeceğini biliyordum ve kendime güvenmediğim için sütü kesmek için kullanılan ilaçlardan almaya karar verdim. (Mutlaka doktorunuza danışın!) İlacın oldukça fazla yan etkisi vardı ve ben ilaç düşmanı bir insandım. Ama biliyordum ki gece o ağlarsa ben asla dayanamam ve emziririm o yüzden bu yola çıktıysam pes etmemem gerekiyordu. İlacı almamdaki tek sebep hormonun süte geçeceğiydi ve o durumda benim o sütü Yamaç'a vermem asla mümkün olmazdı. İlacın ilk dozunu aldım ve gece başladı...
Eğer dışarıda değilsek Yamaç 21:30 da uyuyan bir bebekti ama emmeden uyuması asla mümkün değildi. Birtek annem ayağında sallarsa uyuyabiliyordu ama benim ayağimda asla durmuyordu. O sebeple kendi bayılana kadar uyutma çabasına girmemeye karar verdim. Gece saat 01.00 gibi yatağa girdik, önü kapalı giyinmemin büyük etkisi var ki hiç bana yanaşmadı. Beni anlamaz dinlemez dediğim çocuk sanki herşeyi anlamıştı ve sütten kesilmeye o da benim kadar hazırdı. O gece biraz kucağıma aldım, biraz sırtını kaşıdım uyutmayı başardım...
Asıl gece asıl şimdi başlıyordu. O uyuduğunda bende nöbete başladım. Uyandığında kolay uyuması ve ağlamaması için dua ettim. Çok ettim hemde. Yanıma suluk aldım. Biberon olmamasını tercih ettim çünkü biberonla da emdiği için su alışkanlığı kapması kolay olabilirdi. Hatta her uyandığında su vermenin de doğru olmayacağını düşündüm, o yüzden her uyandığında su vermedim. Eşim bana çok kızgındı. Yazık çocuğa daha küçük hastalanacak falan diyordu. Bende artık uykusuzluğa dayanamıyorum, Derin'e bakamıyorum, çok istiýorsan sen emzir dedim😆 Yamaç uyandı. Gerçekten beni anlamıştı. Uyandıği anda göğsüme saldıran çocuk hiç beni ellemiyordu. Ağlıyordu ama öyle çığlık kıyamet meme isteme ağlaması diil, iç çeke çeke, bir garip, korkmuş gibi, sakin, hafif hıçkırıklı. İçim parçalanmıştı. Gerçekten beni anlamıştı ve emmek istemiyordu ama herşeyin farkındaydı ve nasıl uyuyacağını bilmiyordu. Kucağıma ben aldım. Bu süreçte onu asla kimseye vermedim, hep ben sakinleştirdim. Annecim korkma, bak ben hep senin yanındayım dedim, sarıldım öptüm ve bir süre sonra uyudu. O gece birkaç kez öyle tekrarladı ama çok zorlamadı yani meme hiç istemedi. Sabah kalktığımızda dedim ki bitti bu iş. Çok kolaymıs.
Gündüz 1-2 gün anneme gitmeye karar verdim. Kafası dagılır kalabalıkta daha kolay atlatır diye düşündüm. 2. gecemiz de hemen hemen aynıydı. Ama bu arada ben gögüs ağrısından mahfolmuştum. Sütün fazlasını sagıp döküyordum ve o sütleri dökerken içim acıyordu:( Öyle ki saksıdaki solmuş bir çiçeğe döktüm bir defasında sütümü, çiçek bir süre sonlandı. Dedim ki; Allah'ım, bu nasıl bi mucize?.. Sütün tamamen kesilmesi birkaç günü buluyormuş, 4. Günde fazlaca gitmişti ama tamamen hepsi değil...
İlk 2 gün çok da zor geçmemesine rağmen 3. gün döndük mü biz geriye! Çocuk kucağımdan inmiyor, sürekli beni açmaya çalışıyor, ağlıyor, huysuzlanıyor. Zaten bir de üstüne benim de ağrılarım var ikimiz için de çok zor bir gün ve geceydi... Bu süreçte hep konuştum onunla. İkimiz de çok zor bir süreçten geçtik, ikimizin de psikolojisi iyi değildi ama atlatacaktık.
Diğer günler çok zor geçmedi. Gece uyutmalarını çözdük. Uyku müziği açıp yanına giriyorum, oda kapkaranlık olacak ama, yatakta geze geze bir süre sonra uyuyor. Ama malesef henüz gündüz uykusu düzene girmedi. Birkaç gün ya hiç uyumadı, ya da artık dayanamayıp çok geç uyudu, o zaman da gece uykusunun saati şaşmış oldu. Böyle bir düzensiz uyku saati problemimiz var şu ara çünkü gündüz nasıl uyuyacak bilmiyorum. Yamaç şu an bizimle yatıyor çünkü gece 40 defa uyandığı için benim onun yatağına 40 defa gitmem mümkün olmayacaktı, o yüzden hiç yatağında yatırmadım. Ama bu uyku saatleri tamamen düzene girsin yatağına da alıştırma çabasına gireceğim. Meme kesme döneminde kendi yatağına da alıştırma denemesine hiç girmedim çünkü ikisi bir arada çok ağır gelir diye düşündüm. Uyandığında benim onun yanında olduğumu görmesi ona daha iyi gelecekti. Aksi halde uyandığında hem meme yoktu, hemde anne yanında olmayacaktı, bence çok ağır!Gece uyanmaları tamamen kesilmedi henüz tabii ki ama aman maşallah diyin 4 saati gördük böyle bile kalsa ben rağzıyım yani benim Derin doğduğundan beri 3 saat kesintisiz hiç uykum olmadı. O da uykusuz bir bebekti ve büyüyüp uyumaya başladıktan sonra da sürekli uyanmak bende alışlanlık haline geldi. Beyin uyanmasa bile vücut otomatik olarak 2-3 saatte bir kendini uyandırıyor. Ilk uyandığında su içiriyorum. Diğer uyanmalarında da pışpışlıyorum uyuyor ama gün içinde hala memeyi unutmuş diil hala sürekli beni açmaya çalışıyor, ne yalan söyleyeyim bende emzirmek istiyorum ama tabii mümķün diil. Ilk doz ilacı içtikten sonra keşke sütümü sağıp vermeyi sürdürseydim diyerek kendimi yedim bir süre. Emzirme danışmanı arkadaşım Esra Ertuğrul ile iletişime geçtim. İlaç aldığımı ama acaba sağarak devam etsem bir zararı olur mu diye sordum ona. 15 ay gayet başarılı bir süre, ben olsam kesmişsem bırakırdım çünķü sağarak devam etmek de emzirmeden pek farklı değil ve kolay birşey de değil dedi bana. Ben olsam bırakırdım ama sen içinden ne geliyorsa onu yap dedi bana. Sanırım bana cesaret verdi. Buraya kadar geldiysek tamamen bırakmaýı seçtim bende. Simdi ikimiz de henüz pek mutlu olamasak da 1 hafta geçti ve ufak ufak alıştık. Ama şunu net söyleyebilirim ki düşündüğümden çok daha kolay oldu. Daha da iyi olacağız, daha da uzun uykuları olacak biliyorum. Ben 15 ay gece gündüz verdiğim sütlerimi şimdiden helal ediyorum ona ;) sağlık olsun, akıl olsun inşallah... 😘
Sevgiler Pelin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)